Haberci BiZ

Top Menu

  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Impressum

Main Menu

  • İş Dünyası
  • Lezzet Durakları
  • Sıla Yolu
  • TV-Dizi-Sinema
  • Spor
  • Dernekler
  • Etkinlikler
  • Diğerleri
    • Avrupa
    • Duyurular
    • Dünya
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Gezi
    • İŞ İlanları
    • İstatistikler
    • Kampanyalar
    • Kültür
    • Magazin
    • Medya
    • Moda
    • Müzik
    • Sağlık
    • Sanat
    • Siyaset
    • Teknoloji
    • Toplum
    • Türkiye
Lost your password?

Forgotten Password

Cancel
  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Impressum

logo

Haberci BiZ

  • İş Dünyası
  • Lezzet Durakları
  • Sıla Yolu
  • TV-Dizi-Sinema
  • Spor
  • Dernekler
  • Etkinlikler
  • Diğerleri
    • Avrupa
    • Duyurular
    • Dünya
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Gezi
    • İŞ İlanları
    • İstatistikler
    • Kampanyalar
    • Kültür
    • Magazin
    • Medya
    • Moda
    • Müzik
    • Sağlık
    • Sanat
    • Siyaset
    • Teknoloji
    • Toplum
    • Türkiye
  • Fidye-DDoS saldırısı nedir?

  • Apple’dan Haksız Kazanç

  • Repelen ve Meerbeck’teki Ditib Camilerinden Bağış

  • Dışişleri’nden yeşil ve gri pasaport açıklaması

  • Bizimle Yazar mısınız?

  • Türkçe Medya’nın Almanya İstatistikleri (Nisan 2019 Raporu)

  • Glückaufschule’de İlik ve Kök Hücre Bilgilendirmesi Yapıldı

  • Türkçe Medya’nın Almanya İstatistikleri (Mart 2019 Raporu)

  • Türkçe Medya’nın Almanya İstatistikleri (Şubat 2019 Raporu)

Kültür
Home›Kültür›Sevgisini ve öfkesini söylemekten çekinmeyen şair: ‘Nefi’

Sevgisini ve öfkesini söylemekten çekinmeyen şair: ‘Nefi’

By Haberci Biz
26 Ocak 2019
736
0
Share:

Grafik: AA/Gözde Gültekinler

Klasik Türk edebiyatının en önemli şairlerinden olan, Osmanlı‘da dört padişahın saltanatına tanık olup devlet erkanının takdirini kazanan Nefi, vefatının 384. yılında rahmet ve minnetle anılıyor.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazire Erbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, klasik Türk edebiyatının bir medeniyet edebiyatı olduğunu, bunda dil başta olmak üzere birçok kültürel faktörün etkisinin bulunduğunu söyledi.

Nefi’nin de bu medeniyet edebiyatının oluşmasında rol alan önemli sanatkarlardan biri olduğunu vurgulayan Erbay, “Nefi’nin, Erzurum’un Hasankale, şu anki ismiyle Pasinler ilçesinde 1572’li yıllarda doğduğunu tahmin ediyoruz. Nefi, ilk öğrenimini biraz Hasankale civarında geçirdi, en büyük şansı Erzurum’a gelen Gelibolulu Ali ile tanışmasıdır.” dedi.

Nefi’nin, edebi noktada kendini gösterme anlamında Gelibolulu Ali ile tanışmasıyla şansının döndüğünü ifade eden Erbay, “Asıl ismi Ömer olan Nefi, ilk olarak kendine ‘Darri’ mahlasını seçiyor. Gelibolulu Ali, bu, ‘işe yaramaz’ manasına geldiği için beğenmiyor. Sonra faydalı anlamına gelen ‘Nefi’ mahlasını seçiyor ve Gelibolulu Ali ona bu mahlası veriyor.” diye konuştu.

Erbay, Nefi’nin daha sonra İstanbul’a giderek devletin çeşitli kademelerinde görev yaptığını belirterek, Nefi’nin Osmanlı sultanlarından 1. Ahmet, 2. Osman, 1. Mustafa ve en çok da 4. Murat zamanında kendini şairlik anlamında gösterdiğini dile getirdi.

“Sözünü sakınmayan şair”

Nefi’nin çok hareketli ve canlı bir hayatı olduğunu aktaran Erbay, konuşmasına şöyle devam etti:

“Sözünü ve gözünü budaktan sakınmayan bir şair. Dolayısıyla klasik Türk edebiyatında daha çok hicivleriyle, kasideleriyle öne çıkıyor. Nefi’nin hakikaten hicivlerindeki o ağır dilini, hatta babasını bile eleştiren dilini, gazellerinde son derece nahif, estetik ve lirik şekilde kullandığını söyleyebiliriz. Benim bu noktada bir serzenişim olacak. Nefi, eğer batı kültüründe yetişmiş, batıya mensup sanatkar olsaydı, sanırım çok çok farklı yeni nesillere tanıtılırdı. Neden? Çünkü Osmanlı edebiyatında ezber bilgi vardır. ‘Osmanlı şairleri, sultanlara caize almak maksadıyla sadece eser ortaya koyarlar’ düşüncesi hakimdir. Lakin Nefi öyle bir sanatkar ki bu kadar eser ortaya koyan birisi, devletin değişik makamlarında çok güzel caizeler alarak çok güzel yükselebilirdi. Ama Nefi, bunu tercih etmiyor, 4. Murat dahil olmak üzere babasını da hicveden şairdir.”

Nefi’nin sözü çok iyi kullandığını anlatan Erbay, hiciv yazan şairin yeri geldiğinde fahriyeler ve methiyeler de kaleme aldığına işaret etti.

“Babasını bile eleştiren şair”

Erbay, her dönemin kendi şartlarında değerlendirilmesini isteyerek, “Nefi’nin hicivlerinde kimseye acımadığı söylenir. ‘Babasını bile eleştiren şair’ derler ama onun alt metnine baktığınız zaman babası Nefi’nin çocukluğunda onları terk edip gidiyor, Kırım Hanı’nın yardımcısı oluyor. Kendileri Anadolu’da fakirlik içinde yaşarken, babasının gidişi tabi büyük bir travma yaratıyor. Babasını da hicvetmesi bundan mütevellit.” diye konuştu.

“Övgüleri de yergileri de uç noktadaydı”

Bu tür büyük sanatkarların kıymetinin bilinmediğinden yakınan Erbay, şunları kaydetti:

“Batılılaşma süreciyle 7 asırlık edebiyata olan bakışımız, hakikaten daha farklı olmuş. Neden? Çünkü bu edebiyat, medeniyet kurmuş bir edebiyat. Sen batılılaşma süreciyle batıya ait olanları eğer tabiri caizse monte etmeye çalışırsan o zaman yeni bir medeniyet ya da kurulmuş medeniyetin üzerine kiremitleri inşa edemezsin. Nefi, eserlerinden gördüğümüz kadarıyla çok yönlü bir sanatkar. Mesela Mevlana Celaleddin Rumi için şiir kaleme alması, Farsça şiirlerinde samimi bir tasavvuf tavrı ile mevlevi dedelerinden feyiz aldığını ifade etmesi, Arapça, Farsça bilgisi ve bu dillerde metinler ortaya koyması, hem lirik hem hiciv türünde eserler ortaya koyması ile çok yönlü sanatkardır. Nefi, övgülerinde de yergilerinde de uç noktada olan bir sanatkardır.”

Doç. Dr. Erbay, Nefi, Baki, Usulü, Mesihi gibi bir çok sanatkarın, edebiyat tarihlerinde daha çok yer alması temennisinde bulundu.

Nefi’nin öz geçmişi

Erzurum’un Pasinler ilçesinde dünyaya gelen 17. yüzyıl klasik Türk edebiyatı dönemi şairlerinden Nefi’nin kesin doğum tarihi bilinmiyor ancak 1572 yılında dünyaya geldiği tahmin ediliyor.

Kaynaklarda ismi “Ömer Bey” ve “Nefi Ömer Efendi” olarak geçen şairin babası, Kırım Hanı’na nedimlik yapan Mehmet Bey’dir. Sihamı Kaza adlı hiciv mecmuasında şairin kendi babasını yerdiği şiirinde, babası Mehmet Bey’in Kırım’a giderek Han’a hizmeti dolayısıyla rahat yaşam sürdüğü ancak ardında bıraktığı Nefi ve ailesini yoksul ve korumasız bıraktığı anlaşılıyor.

Eğitim hayatına Pasinler’de başlayıp Erzurum’da devam eden ve iyi derecede Farsça bilen Nefi’nin nasıl öğrenim gördüğü bilinmiyor. Nefi’nin Fars diliyle yazdığı Divan’ı, onun üst seviyede öğrenim gördüğünün belgesidir.

İran edebiyatının tanınmış şairlerini takip eden Nefi, olgunluk döneminde “Anadolu’da şiir üstadı benim” iddiasıyla İran şairleriyle yarışır. Şairin “Nefi” mahlasının, Erzurum’da tanıştığı Gelibolulu Ali tarafından verildiği, Ali vasfında yazdığı “Sühan” redifli manzumesinde kaydedilmiştir.

“Ölümüyle ilgili birçok rivayet var”

Nefi, 1603’ten sonra Sultan 1. Ahmet’in saltanatının ilk yıllarında İstanbul’a gider ve hayatının yaklaşık 30 yılını burada geçirir.

İstanbul’da devletin çeşitli kademelerinde memurluk yapan Nefi, dört ayrı padişahın saltanatına tanık olup devlet erkanının takdirini kazanmış şairlerdendir.

Hayatını 27 Ocak 1635 yılında kaybeden Nefi’nin ölümüyle ilgili birçok rivayet bulunmaktadır.

Bir rivayete göre 4. Murat, Nefi’den hiciv yazmamasını rica etti. Her ne kadar Nefi padişah 4. Murat’a bu konuda söz verse de kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme aldı. Bu hicviyesinden ötürü Nefi, 27 Ocak 1635’te sarayın odunluğunda kementle boğularak 63 yaşında öldürüldü, sonra cesedi İstanbul Boğazı’nda denize atıldı.

Şairin ismi memleketi Erzurum’da Şair Nefi Ortaokulunda yaşatılıyor.

AA/ERZURUM – Yunus Okur

 

Bunu paylaş:

  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) Facebook
  • X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) X

Bunu beğen:

Beğen Yükleniyor...

İlgili

TagsBiyografilerEdebiyatinfografik
Previous Article

Türkiye’nin gümrük kapılarında tarihi dönüşüm!

Next Article

Prof. Dr. Fuat Sezgin Bursu

0
Shares
  • 0
  • +
  • 0
  • 0
  • 0

Haberci Biz

“Tarafsız değilim, doğrunun peşindeyim; kimin söylediği fark etmez. Adaletin yanındayım, kim için veya kime karşı olduğu fark etmez.” [Malcolm X (Malik El Şahbaz)] ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||| “Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak, halbuki; biz sussak tarih susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki; bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar… Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar!” (Sezai Karakoç)

Related articles More from author

  • AvrupaKültürSanatToplum

    Gerçek Bir Hikâye: İhanetin Bedeli

    10 Haziran 2017
    By Haberci Biz
  • DerneklerDuyurularEtkinliklerKültürToplum

    Geçmişten Bugüne Almanya’da Türkçe Dersleri

    14 Şubat 2019
    By Haberci Biz
  • Kültür

    Erozyon Nedir?

    10 Haziran 2016
    By Haberci Biz
  • EtkinliklerKültürToplum

    Ramazan Diyarı Kış Şenliği 2018

    13 Aralık 2018
    By Haberci Biz
  • Kültür

    AMERİKAN İÇ SAVAŞINDA SARIKLI ASKERLER

    5 Ocak 2019
    By Haberci Biz

Buradan Yorum Yapabilirsiniz!Cevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

0

You may interested

  • Ekonomiİş Dünyası

    DİKKAT, DOLANDIRILIYORSUNUZ!

  • EkonomiTeknoloji

    Apple’dan Haksız Kazanç

  • DerneklerEtkinliklerMagazinSağlık

    DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ “9 ARALIK DORTMUND ETKİNLİĞİ”

  • www.Medya.Group
  • Ufku WEB Technologien
  • Safir Bilgisayar
  • Lezzet Durakları
© Copyright 2013-2025 All Rights Reserved. | Handcrafted with love by Ufku Web-Technologien Marketing Team
 

Yorumlar Yükleniyor...
 

Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.

    %d